Aslında hikaye Madrid’de başlıyor ve yine Madrid’de bitiyor. Ama başlık neden Toledo derseniz iki sebebi var ilki Madrid’e defalarca gitmiş ve yazmış olmam , ikinci ve en önemlisi Toledo’nun beni tahminimden daha çok etkilemiş olması. Öncelikle şunu itiraf edeyim İspanya’ya hemen hemen her yıl ve her mevsim gitmiş olmama rağmen ilk defa bu kadar soğuk denk geldim o nedenle yakın arkadaşım Juan gel seni memleketime götüreyim dediğinde çekindim Toledoya gitmeye değer miydi ? Hem çok soğuktu hem Madrid’de son günüydü hazır Christmas Market de açılacaktı bugün Plaza Mayor’da ? Neyse zaten Madrid’i deyim yerindeyse arşınlamış ve sanat dolu hızlı 2 gün geçirmiştim hem günübirlikti.
Arabayla otobanda 50-60 dk gittikten sonra bir anda aydım. Orada tepede ne güzel bir şehir vardı köprüde durup çekmek istedim ama Esteban beni uyardı dur daha asıl manzara yukarıda?
Gerçekten de öyleydi nehirin karşı kıyısında Harika Alcazar kalesi ile surları ille işte Toledo kartpostal gibi duruyordu.
Toledo, geçmişi taa Roma İmparatorluğu dönemine uzanan, yüzyıllarca pek çok dine ve kültüre ev sahipliği yapmış, stratejik konumu dolayısıyla İspanyol İmparatorluğu’nun Madrid’den önceki başkenti olan çok etkileyici bir şehir.
Tajo Nehri’nin çevrelediği hakim bir tepeye kurulmuş olan şehir tam bir mimari harikası. Romalılar’dan Vizigotlar’a; Araplar’dan Yahudiler’e kadar pek çok dinin ve kültürün izlerini bugüne kadar taşıyabilmiş dünya kültür miraslarından biri. Bu yüzden de Unesco’nun koruması altında.
İspanya’nın özerk bölgelerinden Kastilya – La Mancha’nın merkez şehri olan Toledo, Madrid’e sadece 70 km Toledo’ya gitmek için benim açımdan artık geçerli pek çok neden vardı. İlki daha gitmeden sabırsızlandığım Santa Tome’de mazapan yemek fikri 🙂 gerçekten o bir efsane bademli şekerleme desem çok basit kalacak ama aslında en basit tarifi de bu.
Toledo, Cervantes’in dünyaca ünlü kahramanı Don Kişot’un geçtiği topraklar olan Kastilya La Mancha Özerk Bölgesi’nin başkenti olduğu için şehre malolmuş. Bu yüzden şehirdeki dükkanlarda Don Kişot temalı çeşit çeşit hediyelikler bulmak mümkün.
Toledo aynı zamanda çelik işçiliği ile de ünlü. Özellikle el yapımı kılıçlar, bıçaklar ve tüfekler şehrin en popüler hediyelik eşyaları.
İspanya’nın 3. Büyük katedrali olan Toledo Katedrali’nin inşasına 1226’da Kastilya ve Leon Kralı Fernando zamanında başlanmış ancak tamamlanması 1493’te Katolik Krallar döneminde olmuş.
Fransız Gotik tarzından etkilenerek oluşturulan İspanyol Gotik Mimarisi’nin başyapıtlarından bir olarak kabul edilen katedral, günümüzde Toledo Başpiskoposluğu’nun merkezi. El Greco, Goya, Tiziano ve Rubens gibi önemli ressamların eserlerinin de sergilendiği bu yapı Toledo’da görülmesi gereken önemli yerlerden biri. Goya demişken bu seyahatimde Goya’ya doydum özellikle Prado Müzesinde Pinta Negra diye bir bölüm var ki resmen ruhumu darladı. goya’nın satanlar ve şeytanı ruhlara atfettiği karanlık rüyaları anlatan korkunç eserleri yer alıyor ve cidden içim ürperdi. Zor zamanlarmış insanlık ve dünya tarihi adına din savaşları psikolojilerini bozmuş sanırım.
Bir başka enterasan olay tam hava karardı ve Madrid’e dönmek üzere arabamıza yürürken, bir yandan da akşam nerede yesek Cumartesi eğlencesine nasıl bir plan yapsak derken yanından geçtiğimiz bir arabadan miyavlama sesi duyarak duraksadık. Bu şaka mıydı?? Türkiye’de olsak çok normaldi soğuktan bir kedicik arabanın motoruna saklanmıştı ama burası Toledo biran durdum düşündüm sokak hayvanlarının olmadığı bir ülkede sokakta mahsur kalmış bir kedi de ancak bizi bulurdu. (Neden böyle diyorum biliyor musunuz üçümüzde ciddi boyutta hayvanseveriz ve evimizde kedilerimiz var) neyse işte kurtarıp Madrid’e getirdiğimiz ve Esteban ve Juan’ın sahiplendiği yeni kedi, bu arada çipi olduğu için sahibine ulaşıldı ama bakamadığını ve kalabileceğini iletmiş.
Neyse ben yazının sonunu Madrid’in güzel meydanlarını süsleyen Meninas heykelleri ile kapatayım bunlar Prado müzesindeki sergi tanıtımı için yerleştirilmiş. menina ne derseniz kız çocuk demek ama bu kıyafetin özelliği İspanyol kraliyet ailesinde kız çoçukları bu kıyafeti giyerlermiş bir bakıma asillerin geleneksel kostümü 🙂 bu da entellektüel bir bilgi olsun.